"objektif" ile "sübjektif"i tam karşı karşıya getiren hadiselerin başında "suç" gelir. Fakat aynı zamanda, evvelden edinilmiş hiçbir fikre bağlanmaksızın düşünmenin en fazla imkansız göründüğü olay da "suç"tur. Bu gözlem, ümanist ceza hukuku mektebinin kuruluşundaki güçlüğü de gösterir. Fakat her şeye rağmen, yeteri kadar düşünmekle objektifleşmemeğe imkan yoktur.
Suçu, mesela uzvi sebeplerle, salgılarla veya tamamiyle sosyal etkilerle izah "ceza hukuku" değildir. Bunlar, harici ve arızı vakıalardır ve "her zaman doğru kalması gerekli" Ceza hukuku ile ilgili olamazlar insan aklına inanmanın, ondan şüphe etmekle ortaya çıkacak huzursuzluktan (hatta ızdıraptan) korku menşeli olmasiyle izah edilebilen klasik mektep dahi samimi bir düşünce sistemi sayılamaz. Bu düşüncenin "her zaman doğru kalması gerekli" ceza hukuku ile ilgisi yoktur.
İnsanların üstünde bir tek şey kabul edilebilir: İnsanlık. Fakat bu "insan üstü" metafizik bir kavram anlamında değildir.
Yukarıda işaret edilen kaziye, yani suçlunun sadece bir "insan", kanunun ise özellikle "insanlık" olduğu kaziyesi, ilmi sonuçlar vermeğe elverişlidir.
İnsanlık kanunlarına göre kurulacak bir ceza hukukunun, bir çeşit "sübjektif ceza hukuku" anlayışına dönüşte kalacağı sanılmamalıdır(24). Bu iki anlayışın, daha başka iki ayrı felsefeden geldiği kabul edilmelidir. Sübjektif ceza, hukuku, ruhsal unsurların üstünlüğünü kabul ettiği için idealist felsefenin bir devamı, gelişimi veya daha dar bir deyimle, özel bir alanda uygulanmasıdır. Halbuki ümanist ceza hukuku, sübjektif unsuru, pek çok gerçekler arasında bir gerçek olarak yani ayrıcalıksız kabul eder ve bu anlamda realist felsefeye dayanır. Düzen ile hürriyet arasındaki dengeyi bulabilenlerin toplum ile fert arasındaki ilişkiyi insanca kurallara bağlayamayacakları söylenemez.
(1) Bk. Hançerlioğlu (Orhan), erdem Açısından Düşünce Tarihi (İstanbul, 1963), s. 202, kşz. Brebler (Emile), Science et humanisme (Paris) ss. 38. "Ancak hümanizmin idealleri, yani insana saygı duyulması yeryüzünde insandan daha değerli bir varlık olmadığının anlaşılması, insan emeğine saygınlık, sağduyunun ve insan aklının gücüne inanma, insana özgürce gelişme hakkını tanıma vs. idealler insan uygarlığı kadar eski ideallerdir" (S. T. Popov, Sosyalizm ve Hümanizm sh. 5, çeviren: Atayaman,İstanbul, 1979).
(2) Bettiol, Ceza Hukukunun İnsanileştirilmesi (Çev.:Erem, F.; Ad. Derg.-949), s. 938.
(3) Teulemont (Rene), sociologie et pluralisme dialectique,(Louvain, 1955), s. 211.
(4) b. Metzler (Leon), L'Humanisme juridique (Bruxelles, 1954), s. 14.
(5) Hançerlioğlu, s. 90, "Kuşku yokturki insanlar kendi yarattıkları şeylerin altında ezilmek istemezlerse ergeç birleşmek zorunda kalacaklardır" (Wells, Arsel'den naklen, İnsan Sevgisi,Savaşım derg. N. 1, 1977, s.1).
(6) Sarte (J. P.), Varoşçuluk Ekzistansiyalizm bir hümanizma mıdır? Çeviren: Eliçin (E.T.), (İstanbul, 1967), s. 13.
(7) Hançerlioğlu, s. 90.
(8) Bettiol, Ceza Hukukunun insanileştirilmesi (Çev.: F. Erem, Ad. Derg. 1949), s. 936.
(9) Bettiol- Erem (İnsanileştirme ), s. 936.
(10) Bettiol-Erem (İnsanileştirme ), s. 936.
(11) Seviğ (Vasfi Raşit), Üniversite ve İnsanlık, Yenigün, 21.2.1950, Erhat, A. Çağdaş Uygarlık düzeyi ve insan, Cumhuriyet: 6.7.1979).
(12) Fichte- Hançerlioğlu, s. 163.
(13) Munier (E), Communisme, anarchie et personnalisme (Paris, 1966); s. 6.
(14) Hançerlioğlu, s. 101; bk. Brehler, s. 5, 13.
(15) Brehler (Emile), Science et humanisme (Paris, 1947), s. 16; Falchi (Giuseppe Feurruccio), leb asi morali del dirito penale (Treviso, 1930), s. 7, nt 1; Fouillee (A), le mouvement idealiste et la reaction contre la science positive, s. XVlI. "İnsanca Yargılama" açısından özlü bilgi için bkz. Kunter. N. Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, 1978 altıncı bası.
(16) bk. Boutroux (Emile(, Yirminci Asır Filozofları, Ülkem (Hilmi Ziya), s. 19.
(17) Consant (Desire), la raison et la vie (Paris, 1946), s.99.
(18) Bettiol- Erem (insanileştirme ...), s. 937 bk. Breehir.s.33.
(19) Bk. Brehier,, s. 26.
(20) Saleilles (fes Nouvelles ecoles ...), s. 23; bk. Fouillee, s. XVII; Faure-Fremiet (P.), Esquisse d'une philosophie concrete (Paris, 1954), s. 124.
(21) Ülken, s. 20. Bir Biyologun (P. Ehrilich) tümcesi şudur: "Doğa insan olmadan da yaşar, ama insan doğa yok olduktan sonra yaşayamaz". İnsan olmayınca doğanın yaşamı bizim dışımızda bir düşüncedir. Tümceyi topluma uygulayalım: Toplum, "insan" olmadan yaşayabilir mi? Toplum olmasa da insan yaşar, belki "bitki" gibi biraz gelişirse "hayvanca", fakat yine de yaşar.
(22) Hançerlioğlu, s. 204. Klneberg, O. Vers une meilleure comprehension internationale, Paris, 1974.
(23)Ağusto Comte - Hançerlioğlu, s. 181.
(24)kşz. Lanza (V), Umanesmo e diritto penale (Cotania, 1929), s. 21. İnsanca savunma hakkı açısından özlü bilgi için bkz. Tosun, Ö. Türk suç muhakemesi Hukuku, I. İstanbul, 1976) ss. 28.