Mithatpaşa Cad. No:66/6 Tel: 0312-419 38 65 Fax: 0312-419 76 25
Davacı avukatı idim. Kurşun müvekkilin ciğerinde kalmıştı. Doktorlar "alamayız, ölür" dediler. Suçlu hüküm giydi. Müvekkilim arada bir yazıhaneme gelir, sızlanırdı. Kurşun çok acı veriyormuş. Güçlükle nefes alıyordu. Bir gün gelişine dikkat ettim, gözleri cam gibi anlamsız, bakışları hareketsizdi. Acıdan yüzü buruşuyordu. Bir doktor arkadaşıma gönderdim, "yapacak bir şey yok" demiş Merak ettim. Arkadaşıma kendim sordum. Dediği şu: Bu klinik vaka değil. Kurşun onun dediği kadar acıtmaz. Acı duyuyor ama acısı yok. Ruhsal bir olay.
Bir gün yine yazıhaneme geldi. Bitkindi. Boğulurcasına soluk alıyordu. Mırıldandı:
- Elli günü kaldı, dedi. Anlayamadım.
- Tahliyesine elli gün kaldı, diye ekledi.
Anlamıştım. Nasihat ettim.
- Artık bağışla, dedim o da hapishanede yatıyor. Acılı bir gülüşle cevap verdi:
- Ama rahat nefes alıyor.
Günler geçti. Elli gün sonra, hasmını, tahliye olurken ceza evinin kapısında öldürmüş. Çağırdı, gittim.
- Neye yaradı, neden yaptın dedim.
- Öldürmek istemedim, ciğerinde kalsın istedim. Kör olası kurşun delip geçmiş diye cevap verdi; Sakindi. Teammüden hüküm giydi. Rahat nefes alıyordu. Kalan delip geçmeyen kurşun (!). Bu, zaman zaman beni düşündürür. Çözemem. Fakat bu olay kadar teammüd nazariyesini gözümden düşüren başka bir olay hatırlayamıyorum.