Mahkeme, ciddi gördüğü Anayasaya aykırılık iddiası hakkında, aynı hususta Anayasa Mahkemesinde bir iddianın karara bağlanmak üzere beklediğini ileri sürerek karar vermekten çekinemez.
Mahkeme Anayasa aykırılık iddiasının reddi şeklinde karar vermemelidir. Zira reddin bu şekilde olması neticede iddia konusu kanun hükmünün Anayasaya uygunluğunun mahkemece kabulü anlamına gelirdi. Halbuki mahkemenin Anayasaya uygunluk veya aykırılık konusunda karar yetkisi yoktur. O halde -isabetli bir terim olmamakla beraber- iddianın ciddi görülmediği formülü kullanılmalıdır.
Anayasaya aykırılık iddiası ileri sürülmüş olan bir davada mahkeme davayı düşüren sebepler görürse (dava zamanaşımı gibi) Anayasaya aykırılık olup olmadığı yolundaki ön meselenin çözümünden sonra mı bu sebepler hakkında karar verecektir? İtalyan Temyiz Mahkemesine göre davayı düşüren sebep, Anayasaya aykırılık iddiasından evvel vukua gelmiş olsa dahi, Anayasaya aykırılık iddiasının çözümü ona tekaddüm etmelidir(5). Buna mukabil Anayasaya aykırılık meselesinin çözümüne tercih tanımak veya tanımamak hususunda kesin bir kaide konulamıyacağı, bunun hadisesindeki ehemmiyetine göre tayini gerektiği fikrinde olanlar da vardır.
Anayasaya aykırılık iddiasını mahkemenin bekletici - ön mesele sayması hakkındaki kararına "itiraz" edilemez. Esasen mahkemelerin ara kararlarına itiraz istisnadır, istisnalar arasında bu karar sayılmamıştır. Aynı şekilde Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmeyen karara da itiraz edilemez, fakat bu karara karşı, hükümle birlikte Yargıtaya başvurulabilir. Bununla beraber evvelce talebi reddetmiş mahkemenin sonradan bu kararını değiştirmesine engel yoktur, ara kararlarından dönülebilir. Tarafların iddiası üzerine mahkeme bekletici - ön mesele kararını vermiş ise iddia eden tarafın bunu geri alması, meselenin Anayasa Mahkemesinden geri alınmasını mümkün kılamaz. Zira mahkemenin kararı üzerine işe el koymuş olan anayasa Mahkemesinin kararlarına taraf iradesinin tesiri yoktur.
Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykırılık iddiasının varit olup olmadığına karar verecektir. İddia konusu hükmün Anayasaya uygun olduğu yolunda verilecek karar Anayasanın maksadını aşmak olur(6).
Anayasa Mahkemesi, bir kanunun veya bir kanun hükmünün Anayasaya aykırı olduğu sonucuna varırsa bunun "iptal"ine karar verecektir. İptal olunan kanun veya kanun hükmü, gerekçeli kararın Resmi gazetede yayın tarihinde yürürlükten kalkar. Bununla beraber "gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir, Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayınlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez", "İptal kararı geriye yürümez" (Anayasa 153, Anayasa Mahkemesi Usul Kanunu), Anayasa Mahkemesinin iptal tarihini karar tarihinden öteye bırakabilmesi, iptal kararının geriye yürümemesi izahı kabil hususlardan değildir. Zira bu suretle Anayasaya aykırı bir kanuna, kısmen de olsa, hayatiyet tanınmış olur. Fakat diğer memleketlerde de umumiyetle kabul edilen usul budur(7). Bu usul, ihtilatlara sebep olmamak gibi, faydacı bir düşünceye dayanır, hukuk mantığına dayanmaz. Kanunlar Anayasaya aykırı olamıyacağına göre Anayasaya aykırı olduğu kabul edilen bir metin "kanun" değildir, esasen "gayrı meşru kanun" kavramı anlaşılır bir kavram sayılamazı(8). Böyle olunca "Kanunsuz suç olmaz" kaidesine (Anayasaya) göre netice çıkarmak icap eder(9).
Ön mesele olarak Anayasaya aykırılık iddiasının ne şekilde Anayasa Mahkemesine intikal edeceği hususundaki güçlükleri, tereddütleri giderecek hususi bir kanuna memleketimizde de ihtiyaç vardır.