Mithatpaşa Cad. No:66/6 Tel: 0312-419 38 65 Fax: 0312-419 76 25
ristal, ufalanabilir, suda eriyen dil yakıcı bir tadı olan ve Dünya'nın her tarafında çeşni vermek üzere yiyeceklere katılan bir maddedir. Tuz az ya da çok saf olarak doğada bolca bulunur. Tuzun bileşimi sodyum klorürdür. Deniz suyunun bin metre küpünde 30 kg tuz bulunmaktadır.
Tuz aynı zamanda toprak altında oldukça zengin yataklar halinde de bulunur. Bunlar jeolojik devirlerde denizlerin buharlaşması sonucu oluşmuşlardır. Asya, Afrika ve Amerika'da birçok tuz gölleri vardır. Ancak bunların bir kısmı kurumuştur. Bunlar önemli tuz kaynaklarını oluşturur. Türkiye'de de zengin tuz yatakları vardır.
Tuzda % 1-10 arasında yabancı madde bulunur. Bu yabancı maddeler esas itibariyle magnezyum, kalsiyum sülfat ve bunların klorürleri ile diğer bazı maddelerdir. Denizlerden elde edilen tuzda % 96-98 sodyum klorür vardır. Bazı tuz yataklarındaki tuz ise diğer tuzlarla ve çoğunlukla potasyum tuzları ile karışık olarak bulunur.
Tuz genellikle toprakaltı yataklarından (kaya ve kaynak tuzu) elde edilir. (rafine tuz) Kaya tuzuysa katı ya da çözelti halinde üretilir. Birinci durumda tuz yatakları nadiren taş ocakları ve daha çok maden ocağı halinde işletilir. Maden filizi patlayıcı maddelerle parçalanarak kırma, öğütme ve eleme işlemlerinden sonra işlenecekleri yere sevk edilir. İkinci durumda ise tuz katmanları içine delikler açılır içine tatlı su pompalanarak doymuş bir salamura elde edilir ve işleneceği fabrikaya sevk edilir.
Türkiye'de büyük tuz rezervleri bulunmaktadır. Günümüzde kaynaklardan tuz çıkartılması tekel tarafından gerçekleştirilmektedir. Çıkartılan yıkanmış tuzlar gıda ve sanayi alanında kullanmak amacıyla işlenmek üzere özel kuruluşlara devredilmektedir. Türkiye'de kaya tuzu, kaynak tuzu deniz ve göl tuzları üretilmektedir. Toplamda üretim içinde kaya tuzu ve kaynak tuzunun üretim payı deniz ve göllerden sağlanan üretimden daha azdır.
Araştırmalar sonucu öğrenildiği üzere tuz beslenmede çok önemli bir unsurdur. Yaşamsal işlevlerin çoğu bir ölçüde tuza bağlıdır. İnsan kanı hemen hemen deniz suyuyla aynı oranda tuz içermektedir. Nitekim saf olmak şartıyla deniz suyu deri altına şırınga edilerek tedavide kullanılmıştır. Tuz böbrekle dışarı atılacağından vücuttaki miktarı sabit kalacak biçimde besin yoluyla dengelenmelidir.