Sekizinci yılımıza girerken sizlere yolları kısaltan, akarsuların iki yakasını birbirine bağlayan, ulaşılması zor yerlere bağlantı kuran tarihi köprüler ile sanatıyla kendine özgü değeri olan sanatçıların özel müzelerinden bahsetmeden önce hepinizi sevgi ile selamlıyorum. Her zaman olduğu gibi bu yılın ilk dergisi olan ilkbahar sayımızda sezon içinde yaptığımız faaliyetlerin yanı sıra ilginizi çekeceğini düşündüğümüz konulara da yer vermek istedik.
Tarih boyunca insanlar gerek savaş gerekse doğal şartların gerektirdiği zorlamalardan ötürü bir yerden diğerine gitmek durumunda kalmışlardır. Gittikleri yerlere kendi kültürlerini ve sanatlarını da taşıyan insanlar yerleştikleri yerin kültür ve sanatlarını da özümseyerek çok değişik sentezler oluşturmuşlardır. Bu sentezlerin en önemli uygulamaları mimari alanda görülmektedir. Bu değişik yapı tarzlarını mimarinin her alanında olduğu gibi yolları kısaltmak ve suların iki yakasını birleştirmek için yapılan köprülerde de görmek mümkündür. Ülkemizde bu yapı tarzlarına örnek teşkil edecek pek çok tarihi köprü mevcuttur. Bunlardan en ilginç olanlarını seçerek tanıtmaya çalıştık.
Güzel sanatlar alanında kendine özgü bir yeri olan pek çok sanatçı olmasına rağmen özel müzesi olan çok azdır. Bireysel müzelerin sadece o sanatçının özelliklerini yansıtmayıp yaşadığı dönemin tüm niteliklerini ihtiva etmesi bakımından önemi büyüktür. Devrinin sanatsal akımlarını yaşam kültürünü ve toplumsal faaliyetleri göstermesi bakımından ilgi çekicidir.
Tarih bilincimizi geliştirmek ve kültür mozayıklarının nasıl iç içe geçtiğini anlamak bakımından özel müzeler ve pek de dikkat etmediğimiz köprüler bize bu konuda oldukça yardımcı olacaktır.
Nevin EREM
|