Her dönemde maddi ve manevi hayat kaynağı olan suyun belli bir kaynaktan borularla getirildikten sonra ortak kullanım için yapılan musluklu merrmer ya da taş hazneye çeşme denilmektedir. Çeşmeler camii bitişiğinde bu yapıların bir parçası şeklinde ise sebil adını almakktadır. Aralıksız akan musluklara "salma" açılıp kapatılabilenlere "burma" adı verilir. Musluğun üzerindeki kitabede genellikle çeşmeyi yaptıran hayırseverin adı, suyun cinsi ve çeşmenin yaapılış tarihi gibi bilgiler verilir.
Çeşme ve sebillerin tepesinde su almaya gelenleri yazın güneşten kışın yağmurdan korumak için geniş bir çatı bulunur. Çeşme mimarisinin başlangıcı olan 15. Yüzyılda bezemesiz olan çeşmeler daha sonra lale karanfil gibi motiflerle süslenmiştir. Çeşmeler kesme taştan ya da taşların arasına sıralar halinde konan tuğlalardan yapılmıştır. Suyun aktığı tekne ve ayna taşı çoğu zaman mermerdendir.
Alman Çeşmesinin motiflerinin yakın çekim görüntüsü
İstanbul 'un anıtsal çeşmeleri genelde Mimar Sinan'ın yaptığı su yoluyla bağlantılıdır. Günümüzün en ünlü çeşmeleri arasında Topkapı Sarayı'nın dış kapısı önündeki III. Ahmet tarafından yaptırılan Sultanahmet Çeşmesini gösterebiliriz. Sultanahmet'teki Alman çeşmesi de -ki bu çeşme imparator Wilhelm II'nin İstanbul'u ikinci kez ziyareti anısına Almanya'da hazırlanarak İstanbul'a getirilmiş ve bugünkü yerine oturtulmuştur- İstanbul'un tarihi ve ünlü çeşmeleri arasındadır.
İstanbul tarihi yarımadadaki Alman Çeşmesi
Dubrovnik'de tarihi kale içinde bulunan çeşme musluk yerlerindeki kabartma rölyefleri ile dikkat çekmektedir. Çokgen köşeli olarak yapılmış bu çeşmenin bağlantı kaynağı tam olarak bilinememektedir. Savaş sırasında bütün şehrin suyu kesildiği halde bu çeşmenin suyu kesilmemiştir.
Saraybosna'nın eski kent bölgesindeki tarihi çeşme de mimari yapısı bakımından oldukça dikkat çekicidir. Birkaç basamak merdivenle çıkılan bu çeşmenin alt kısmı mermer üsstü ahşaptır.