Ortaçağdan başlayarak Anadolu'nun çeşitli kentlerinde mimari dekorasyonunda ve kullanım eşyalarında görülmeye başlayan çini ve seramik yapımı özellikle İznik ve Kütahya' da yoğun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih boyunca önemli bir çini ve seramik merkezi olan İznik, en parlak dönemini Osmanlı zamanında yaşamıştır. Yapılan kazılarda elde edilen bulgularla Haliç işi, Rodos işi, Şam işi gibi isimlerle adlandırılan pek çok çininin İznik'te üretildiği kanıtlanmıştır.

Genel olarak duvar kaplama levhası olarak adlandırılan çiniler, kullanım eşyalarında seramik olarak bilinmektedir. Bu ayrıma rağmen çini ve seramikte kullanılan malzeme ve teknik aynıdır. En önemli özelliği de sırlı oluşudur. Sırsız seramikler varsa da bunlar geçirgenlik açıısından pek kullanışlı değillerdir. Kırmızı hamur üzerine beyaz astarla kaplanan zeminde genellikle kobalt mavisi, firuze, mor ve yeşil renklerin hakim olduğu görülmektedir. Motifler hayli zengin ve çeşitlidir. Geometrik ve bttkisel motiflerin ağırlıkta olduğu gözlenmekle beraber, kuş, balık gibi hayvan figürlerinin yanında insan figürleri de görülmüştür.





Beyaz hamurun kullanılmasıyla önemli bir gelişme kaydeden seramik sanatında şeffaf ve renksiz sırla mavi-beyaz teknik oluşturulmuştur. Bu teknikte Çin porselenlerinin etkisi görülmektedir.

Mavi-beyaz grupta görülen ve Haliç işi olarak adlandırılan teknikle yapılan desen, ince spiral dallar üzerine minik stilize çiçek ve yapraklardır. Yaygın olarak kullanılan renk ise kobalt mavisidir. Daha sonra bu renge zeytin yeşili ile mor katılmış ve bu teknikle yapılan seramikler Şam işi diye adlandırılmıştır. Daha sonraları çok renk uygulamasıyla Rodos işi olarak isimlendirilen seraamikler uzun yıllar bu teknikle yapılmıştır.

Mavi-beyaz çini ve seramikler mimaride mihrap ve taçkapı gibi birimleri bezemede kullanılmıştır. Mavi-beyaz çinilerle süslü panolarda İznik'ten olduğu kadar Kütahya'dan da örnekler vardır. Geçmiş dönem çini ve seramiklerin pek çoğu müzelerde sergilenmekle beraber köşk ve kasrların duvarlarını da süslemektedirler.

Pek çok camii, medrese ve İstanbul çinili köşkteki eserler yapıldıkarı dönemin özelliklerini yansıtmaktadır.