HATA
(Faruk Erem'in Adalet Psikolojisi Kitabından)
Ceza Hukukunda "hata" bilhassa iki bakımdan ele alınmıştır: "Hukuki hata, fiili hata".
Bunlardan birincisi "Kanunu, bilmemek mazeret sayılmaz" (TCK. 44) kaidesi ile hükme bağlanmış, ikincisi de bazı kayıt ve şartlar altında TCK. nun 52. maddesinde gösterilmiştir.
Bilmemek ve hata, hukukta aynı anlama gelir.
Hatanın adalet psikolojisi bakımından da incelenmesinde fayda vardır. "Bilmemek" bir menfl durumdur. Bilmemek, bilginin yokluğudur.
Hata ise mevcut bir bilgi ile ilgilidir.
Hata ekseriya şöyle tarif olunur: Hakiki olmayan bilgi. Fakat bu tarif tatmin edici değildir. Hata mefhumunu anlayabilmek için "Gerçek" mefhumuna müracaat etmek lazımdır.
"Doğru" dediğimiz şey, gerçekte öyle olandır. Diğer taraftan bizatihi bilgi, daima hakiki bir bilgidir. Bir kimse bir şeyin kendisine ait olduğunu zannediyorsa hatanın varlığı veya yokluğu bilgide değildir.
Bilginin gerçeğe uygun olup olmamasındadır. O şey, o kimseye ait olsun veya olmasın "bilgi" mevcuttur. Yalnız birinci halde bilgi ile gerçek arasında bir uygunluk, ikincide ise bilgi ile gerçek arasında bir zıddiyet vardır.
İşte bu zıddiyet, "hata"yı teşkil eder.
Bir nokta üzerinde daha durmak lazımdır. Sadece tasavvur hata manasına alınamaz. Bir kimse, gerçeğe uymayan bir şeyi, hayali olarak (mesela oyun zevki ile) tasavvur edebilir. Dünyadaki her şeyin kendisine ait olduğunu bir kimsenin tasavvur etmesi gibi.
Bilginin mevzuu olan şey ile gerçek olan şey arasındaki zıddiyet bağının, hukuki bir önemi olabilmek için, o şeye inanılmış olması lazımdır, yani "hüküm" sahasına intikal edilmiş olmalıdır. O hald Ceza Hukukunun nazara alabileceği hata psikolojik ikna kabiliyetini haiz olandır.
|