Bir Ceza Avukatının Anılarından: KAÇAK
Polis memuru idi. Bir cezaevi kaçağını vurmuştu. Kaçağın cebinde bir tabanca bulundu, namlusuna sürülmüş bir mermi ve jarjöründe dört fişek, yalnız öldürülen kaçağın elindeki simitvesson toplu
tabancada ne mermi, ne başkovan vardı. Savcı, polis memurunun zamanından evvel ateş ettiğini ileri sürüyor ve cezalandırılmasını istiyordu.
Davasını almadan evvel bana olayı anlatmasını istedim;
--Katilin eşkalini vermişlerdi, dikkatli olun tehlikelidir demişlerdi. İhbar alınmış. Katil bizim bölgede görülmüştü. Bir kış gecesiydi, devriye geziyordum, Rastladım, eşkali uyuyordu. Silahımı çekip dur dedim. Bir el ateş etti. Kendimi köşe başındaki duvara sipere attım.
Bağırdım. Teslim ol, yoksa vururum dedim. Bir duraklama oldu, başından çıkardığı kaketi sokağın ilerisine doğru attı ve kaskete ateş etti. Kasket yerinden oynadı.
-Bak dedi, nişancıyım kendini kolla.
-Beni vurursan tekrar katil olursun.
-Ne çıkar. Ben kaçmak için seni vuracağım, sen kanun adına beni vuracaksın, arasında fark var mı? Bırak gideyim, senin çoluk çocuğun vardır elbette, sana yazık olmasın.
-Ya senin çoluk çocuğun yok mu? Ben seni öldürürsem onlara yazık değil mi, onları sevmiyor musun? dedim, boğuk bir sesle cevap verdi:
-Karım da vardı, iki çocuğum da. Hele küçüğünü çok severdim. Üçünü de öldürdüm. Zaten karım da bunu istemişti, bizi kurtar artık demişti.
-Peki neden öldürdün acımadın mı?
-Sen bunu anlamazsın. Sen hiç aç kaldın mı, süründün mü?
-Kendini de öldürseydin ya!
-Toplu tabancayı şakağıma dayadım, kurşunların hesabında yanılmışım. Patlamadı. Sonra beni yakaladılar.
-Öyleyse niye kaçtın hapishaneden?
-Hapishanede insan kendini öldüremiyor ki?
Biraz duraklama oldu. Katil birşeyler yaptı. Anlayamadım. Birden fırladı karşıma dikiIdi. Toplu tabancasını çekti. Tak diye tetiğin düştüğünü duydum. Silah patlamadı. Toplunun horozunun tekrar kalktığını görür gibi oldum. Ateş ettim. Şöyle bir döndü, Yere düştü. Tekrar ateş eder korkusuyla üstüne atıldım. Üstünü aradım. Cebinden bir tabanca çıktı. Baktım.
Namlusunda sürülmüş mermi vardı. Elindeki toplu tabancayı aldım. Namlusunu aşağıya kıvırdım. Baktım boştu. Topu tabancalarda atılan mermilerin kapçıkları haznede kalır. Hazne boştu. Şaşırdım. Yere çömeldim. Başını dizime koydum.
Neden bunu yaptın dedim, mırıldandı:
-Ben karımı, çocuklarımı öldürmüş sayıImam. Sen de beni öldürmüş sayılmazsın. Sağol. Ellerin dert görmesin, dedi. Başını hafifçe çevirdi. Soluğu kesildi;
Dava kısa sürdü. Polis memuru beraat etti. Duydum meslekten ayrılmış, şimdi başka iş tutuyor. Arada mektuplaşırız.
|