Mithatpaşa Cad. No:66/6 Tel: 0312-419 38 65 Fax: 0312-419 76 25
Bozok, Hayri'nin güvercini idi. Hayri on altı yaşlarında bir çocuk. Bir gün evlerinin bahçesindeki ağaçlara iki güvercin yuva yapmıştı. Güvercin yuvası çerden çöpten, dayanıksız olur. Sertçe ilk rüzgarda yumurtalar yere düşer, kırılır. Yine böyle oldu. Yuvadan düşen yumurtalar kırılıp gitti. Yalnız bir tanesi geniş bir dut yaprağının üstüne düşmüş, kırılmamıştı. Hayri yumurtayı aldı. Ağaca tırmandı, yuvaya koydu.
Günler geçti. Bir gün yuvada bir telaş başladı. Demek ki yavru yumurtadan çıkmıştı. Sonra uçma denemeleri. Nihayet başarı. Her gün biraz daha yükseğe. Sonunda peş peşe attığı taklalar ün kazandı mahallede. Hayri, güvercini ile övünürdü. Bozok, sık sık onun omzuna konar, yemi avucundan yerdi.
Bir akşamüstü iki çocuk "Ekrem ağabey senin güvercinini duymuş. Getirsin bir bakayım, dedi." Haberini getirdiler. Hayri, güvercini aldı. Kahveye gitti. Sırasını beklemeye başladı. Ekrem getirilen bir güvercini uzun uzun inceledi. Sahibine, "İyi bakmışsın, yemini azalt." dedi. İkinci güvercin üzerinde pek durmadı. Sahibine, "Gagasındaki sarıyı görüyor musun? Bol yeşillik ver." dedi.
Sıra Hayri'ye gelmişti. Hayri güvercini uzattı. Ekrem şöyle bir baktı, güvercinin karnını üfledi. Şeyrekleşen tüyler arasında bir şey görmüş gibiydi. "Bu hayvan yozlaşmış." dedi. Güvercinin kafasını burdu, kopardı attı. İşte ne olduysa bu anda oldu. Hayri masanın üstünde duran bıçağı aldı Ekrem'in kalbine sapladı.
Hayri cezasını çekmek için gönderildiği cezaevinde başı eğik, sessiz, günlerini doldurdu, güvercin yetiştirdi. İmralı tarım cezaevinden tahliye oldu. İmralı'da güvercinlerle martılar birlikte yaşarlar. Bazen bölük bölük birbirlerine karışırlar yarış edercesine. Ama Bozok kadar peş peşe takla atanını gören olmadı.
ozok; paçalı, kararmış gümüş renginde bir güvercindi. Olduğu yerde guguklu dönerken topaçlara benzerdi, alacalı. Yeşil Cami'nin iki minaresi arasında takla atmasını çok severdi. Çıkışı ok gibi takla dönüşü yaparak süzülüşüne benzerdi.
Şelçuk kartalını hep yadırgarım. Birbirine bağlanmış iki kartal. Tek güvercin etmez. Ama dört yüz yıllık Selçuk güvercinini Konya'da izlediniz mi? Bunlardan birinin, bir büyük Anadolu fırtınasında, yolu Bursa'ya düşebilir. Selçuklu güvercinleri de beyaz değildir sanırım. Bozok, soy çekimliydi. Kararmış gümüş renginde.
Neyse. Konumuza gelelim. Ekrem'den iyi anlayan yoktu güvercinden. O, buna inanıyordu. Başkaları da . Nedeni şu. "Cins mi" diye güvercini ona getirip sorarlarsa yargısı ya olumluydu, okşar, iyi besle derdi. Ya da yargısı sert ve acımasız olurdu.