Vakıf Hakkında
Faruk Erem
Hümanist Dergi
Yeni Yerleşim Alanları

Sanat ve Bilim

Sessizlik (Şiir)

Avustralya

Kazanç

Kangurular

Faaliyetlerimiz

Tasmanya

Savcıların Bağımsızlığı

Diyarbakır Surları

Sağlık Köşesi

Belen Tatlısı

Ön Kapak İçi

Arka Kapak İçi

Arka Kapak


Haberler
Gezelim Tanıyalım
Bize Yazın
Mithatpaşa Cad. No:66/6      Tel: 0312-419 38 65      Fax: 0312-419 76 25
                vustralya Dünya'nın en küçük kıtası ve 6. En büyük ülkesidir. Diğer kıtalardan daha fazla alanı kaplayan çöller kıtanın orta bölümünde yer almaktadır. Nüfus yoğunluğu çok azdır. Avustralya'nın kıyı şeridinde az sayıda körfez ve koy vardır. İngiliz uluslar topluluğunun kendi kendini yöneten üyelerinden biri olan Avustralya 1988 de iki yüzüncü yıldönümünü kutlamıştır. Ülkenin adı "bilinmeyen güney ülkesi" anlamına gelen Lâtince kelimeden türetilmiştir.
    Avustralya Dünya'nın en küçük kıtası ve 6. En büyük ülkesidir. Diğer kıtalardan daha fazla alanı kaplayan çöller kıtanın orta bölümünde yer almaktadır. Nüfus yoğunluğu çok azdır. Avustralya'nın kıyı şeridinde az sayıda körfez ve koy vardır. İngiliz uluslar topluluğunun kendi kendini yöneten üyelerinden biri olan Avustralya 1988 de iki yüzüncü yıldönümünü kutlamıştır. Ülkenin adı "bilinmeyen güney ülkesi" anlamına gelen Lâtince kelimeden türetilmiştir.

    Avustralya diğer kıtalardan farklıdır. Dağ denebilecek yükseklikte tepeleri yoktur.. Kurak bölgeleri diğer kıtalara göre daha fazladır. Antartika bir yana bırakılırsa insanların en son yaşamaya başladığı ve Avrupalıların en son keşfedip yerleştiği toprak parçası Avustralya'dır. Hollanda'lı kâşifler 17. Yüzyıl başlarında Avustralya'yı buldular. James Cook doğu kıyısını 1770 de keşfetti ve bölgenin İngiltere'ye ait olduğunu ilân etti. 1778 de güneydoğu kıyısında ilk yerleşme noktası olan Sydney kuruldu. İngiliz mahkûmlar başlangıçta bölge tarihinde önemli rol oynadılar Buralarda yaşaması için mahkûmlar İngiltere'den buraya gönderildi ve burada kendi hapishaneleri kendilerine inşa ettirildi. Daha sonra bu Mahkûmların süreleri dolduğunda dışarıda yaşamaları için sosyal yaşam alanları oluşturuldu. Gerekli hizmetler için yakın ülkelerden göçmenler alındı. Altın ve diğer maden yataklarının keşfi göçmenleri Avustralya'ya çektiyse de Avustralya ikinci dünya savaşına kadar bir tarım ülkesi olarak kaldı. Daha sonra hızla gerçekleşen sanayileşme ile Avustralya ekonomik açıdan Dünya'nın en gelişmiş ülkeleri arasında yer aldı. Genellikle yerleşim yerleri kıyı kesimlerinde olup iç kısımları kuraktır

    Mavi dağlar: Avustralya'nın doğu kıyısına 3700 km boyunca paralel olarak uzanan bir dizi dağ ve yaylanın bir parçasıdır. Sydney'e yakın olmaları nedeniyle ülkenin en ünlü dinlenme-eğlence yerlerinden biridir.
 A
    Avustralya'daki en ünlü yapı olan Sydney Opera Binası kent limanındaki Bennelong Point'in 5 km. uzağındadır. Gösteri sanatları için 1960 - 1973 yılları arasında yapılan bu değişik bina birbirinin üzerine kapanır gibi duran midye kabuğu çeneti biçimindeki parçalardan oluşur. Binanın plânını 1956 da uluslar arası bir yarışma sonucu seçilen Danimarkalı Jorn Utson çizmiştir.

    Avustralya'da iklim: İklim enlemlere bağlı olarak değişir. Çok fazla yüksek dağ bulunmamasına ve kıtayı çevreleyen denizlerin ılımanlaştırıcı etkisine karşın bölgeler arasında büyük iklim farklılıkları görülür. Avustralya topraklarının yaklaşık yarısı kuraktır. Soğuğa dayanıklı fırça bitkileri Avustralya çöllerinin kenarlarına görülür. Bu bitkiler 600 tür okaliptüs ağacını ve 800 tür akasya ağacını kapsar. Sert yapraklar buharlaşmaya engel olarak bitkilerin kurak mevsimlerde ölmemesini sağlar.
    Günümüzde nüfusları hayli azalmış 125.000-130.000 civarına inmiştir. Yarı göçebe avcılık-toplayıcıkla geçinen Avustralya yerlileri eskiden kendi topraklarında yaşamakla birlikte dinsel toplantılar ticaret gibi özel amaçlarla yakın kabileler bir araya gelirdi Genellikle çıplak dolaşırlardı ama soğuk güney bölgelerindeki topluluklar kürk pelerinler giyerlerdi. Sürekli hareket halinde olduklarından günlük kullanım eşyaları çok azdı. Erkekler için mızrak, mızrak atıcı ve çeşitli bumeranglar, kadınlar için topraktaki köklerin çıkarılmasında kullanılan kazı çubukları, tabak olarak kullanılan kaplar, çanta ya da torba. Değiş tokuşa dayalı ticaretleri oldukça gelişmişti.

    Avustralya yerlilerinin geleneksel din sisteminde insanın öbür yaşayan varlıklarla ilgili bir biçimde bağlantılı olduğuna ve doğanın bir olduğuna inanılırdı. Efsanevi ruhların toprağı biçimlendirdiği ve yaşamı kurduğu yaratıcı bir dönem olduğuna ve söz konusu ruhların sonsuz olarak yaşadıklarına inanıyorlardı. Avustralya yerlileri geniş bir ayin eşyaları ve simgeler dizisi üretmişlerdir. Avrupalıların gelişiyle bir kısmı öldürülen bir kısmı da onların getirdiği hastalıktan ölen Avustralya yerlilerinin hemen hepsi beyazların kültürünü hızla benimsemişlerdir. Artık bütün yerliler Avustralya vatandaşıdır ve haklarını kısıtlayan yasaların çoğu kaldırılmıştır.

    Bumerang: Avustralya yerlileri geniş açı oluşturacak biçimde tahtadan yontulmuş bumerang denilen özel bir silâh yardımıyla avlanırlardı. Silâh karşıdaki ava doğru kendi çevresinde dönecek biçimde fırlatıldığında hedefine ulaşamazsa fırlatan insana doğru geri gelir.


    Avustralya'da nüfusun büyük çoğunluğu İngiliz kökenlidir. Avrupa'dan gelen küçük etnik guruplar vardır. Yerliler nüfusun sadece yüzde birini oluştururlar. Nüfusları artmakta olan Çinli ve Asyalı azınlıklar da vardır. Avustralya yerlileri (Aborjinler) Avrupalılar geldiğinde nüfusları 300.000 kadardı. Bunların bazıları küçük kabileler halinde yaşarlar, bazıları çiftliklerde, bazılarıysa kıyı şeridinin iç kesimine düşen kentlerde çalışırlar.

    Avustralya yerlilerinin Taş Devri kültürleri 19. Yüzyılın başlarında kıtaya gelen Avrupalılara karşı koyamadı. Topraktan yapılmış eşyaları ve madenleri olmayan balıkçılık ve avcılıkla yaşamlarını sürdüren yerliler akrabalık sistemleri ve hem zengin hem de karmaşık bir mitoloji geliştirmişlerdi. Yerliler uzun süre Avustralya'nın ekonomik zenginliğinden ve toplumsal yaşamından beyazlar ölçüsünde pay alamamışlardır. Avrupalıların yerleşmesinden önce Avustralya'nın tek halkını oluşturan yerli halk topluluğu (aborjinler) Yaklaşık 40.000 bin yıl önce Güneydoğu Asya'dan yola çıkarak Avustralya'nın kuzey kıyılarına ulaşan küçük bir topluluğun soyundan geldiklerine inanılan Avustralya yerlileri (aborjinler) Avustralya'nın her yanına dağılmışlardır. Anatomik yapıları ve saç renkleri bakımından yaşadıkları bölgelere göre farklılıklar gösterseler de hepsi koyu renklidir.