Masumluk karinesinin delil bakımın dan ele alınmasında <<hürriyet lehine yorum>> kabul edilmelidir. Bu sebeple konu <<delil nazariyesi>> açısından da incelenebilir. Fakat bu karinenin <<dava münasebeti>>nde süjenin durumunu açıklaması bakımından diyalektikteki yeri süjeler bölümü olmak gerekir.
b) Masumluk karinesinin izahı: Bu karinenin anlamını kavramak için aksini düşünmek kafidir. <<Bir kimse masum olduğunu isbat etmedikçe suçludur>> yolunda bir karine mevcut olsa idi, her insan sürekli bir tehdit altında bulunmuş olurdu, çünkü itham eden organın <<keyfi hareket>> i ağır sonuçlar doğurabilecekti.
Carrara, savcılık müessesesini <<masumluk karinesi>> ne dayanarak, şu şekilde izah eder: İsmi ne olursa olsun bir ithamcıya ihtiyaç vardır. Çünki masumluk bütün vatandaşlar için <<tabii hal>> dir, bu sebeple sanıklık istisnadır. Bu istisnanın mevcudiyetini bir makamın teyit etmesi icap eder. İşte bu teyit zarureti ithamcıya ihtiyaç gösterir. Carrara'nın bu fikrinden hareketle diyebiliriz ki bu karine, kendini hiç bir şekilde savunmayan veya savunamayan sanık hakkında, kanuni bir savunma sistemidir. Bu resmi savunmanın unsurları, hadisenin hususiyetlerine göre, tek tek, bertaraf edilmek suretile mahkûmiyet kararı verilebilir.
<<Masumluk karinesi>>, 1789, insan ve vatandaş hakları beyannamesinin 9. madddesinde menşeini bulmuştur. Fert, hüküm giyinceye kadar masum sayılacaktır. Bu, insanlık tarihinin kaydettiği büyük adli hatalardan sonra bulunmuş bir kaidedir. Hürriyet rejimlerinde uygulanan bütün usul kanunları bu kaideye yer vermiştir.
Bununla beraber, cemiyeti korumada usul hukukunun hukuki bir sistemden ibaret olduğu fikrinden hareket edilerek şu neticeye de varılmaktadır: Sanık, hükme kadar suçlu sayılmasın, demek ile, masum farzedilsin, demek aynı şey değildir.
Masumluk karinesinin esasını şöylece izah mümkündür. Kamu davasının gayesi sanığın suçlu olduğunu isbat etmektir, onun aynı zamanda masum olduğunu isbat gayesi yoktur. Fakat bunun tabii neticesi şudur: Bir kimsenin beraat edebilmesi için masum olduğunun anlaşılması şart değildir, suçlu olduğunun anlaşılamamış olması kafidir. Bu suretle ihtimali düşüncelerin vatandaş aleyhine netice vermesi önlenmiştir. Bu, usul hukukunun ferde tanıdığı bir teminattır ve bu teminatı en iyi ifade eden <<masumluk karinesi fikri>>dir. İşte bu sebeptendir ki bazı memleketler anayasalarında (mesela İtalyan Anayasası 27) masumluk karinesi açıkça bildirilmiştir.