Vakıf Hakkında
Faruk Erem
Hümanist Dergi
Fotoğrafçılık

Anayasa, Bilim ve Sanat

Son

Apçağa

Kervansaraylar

Kanun

Faaliyetlerimiz

Şüphe Sanık Lehindedir

Sağlık Köşesi

Kangal

Fotoğraflarda Yaşayan Anılar

Güllaç

Ön Kapak İçi

Arka Kapak İçi

Arka Kapak


Haberler
Gezelim Tanıyalım
Bize Yazın
Mithatpaşa Cad. No:66/6      Tel: 0312-419 38 65      Fax: 0312-419 76 25
 E
    Anadolu Selçuklu dönemi mimarlığının en yetkin yapılarından olan kervansaraylar devletin örgütsel gücünü de yansıtır. Çoğu Anadolu’nun Doğu, Orta ve Güney batısında bulunan Selçuklu kervansaraylarının aralarındaki uzaklıklar deve yürüyüşüyle günde dokuz saatlik (yaklaşık 40 km.) yolculuklara göre saptanıyordu. Barışta Pazar yeri olarak da değerlendirilen bu korunaklı ve sağlam yapılar savaşta kale olarak kullanılıyordu. Anadolu kervansaraylarında üç ana plân uygulanmaktaydı. Yazlık denilen açık avlulu kervansaraylar, kışlık denilen avlusuz kapalı kervansaraylar, Yazlık ve kışlık türlerin birleşmesinden oluşan karma tipte kervansaraylar (Konya Aksaray yolu üzerindeki Sultan Han, Karatay Han, Ağzı Karahan) Sarayları andıran çok büyük ve gösterişli kervansaraylar Selçuklu Sultan’larınca ya da Dönemin ünlü vezirlerince yaptırılmıştır.

    Bunların ilk örnekleri 13. Yüzyıldandır. Çoğunda hamam, cami, kitaplık, yolcuların ve hayvanların tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek mekânlar, hekimler, baytarlar ve onarım ustaları bulunuyordu.
O dönemden kalma birçoğu yıkılmış 59 kervansaraydan başka son araştırmalarla 35 kervansaray daha bulunmuştur. Bu kervansaraylarda hemen hemen aynı plân yinelenmekle birlikte boyutlarda ve mekânların sayısında farklılıklar vardır. 13. Yüzyılın ikinci yarısından sonra Moğol istilası yüzünden Selçuklu Sultanları kervansaray yapımını sürdürememiştir.

    Anadolu Selçuklularının kervansaray düzeni Osmanlı döneminde de sürdürülmüştür. Ayrıca Mısır, Suriye ve Irak’da plân ve mimarileriyle Anadolu örneklerine benzer kervansaraylar yapılmıştır. Bunlar Anadolu'nun doğusun¬dan başlayarak Asya içerisine ya da Fırat nehrini izleyerek Bağdat ve Basra’ya uzanan ticaret yolları üzerindedir. 16 ve 19 yüzyıl arasında İstanbul ve Anadolu’dan Suriye yoluy¬la Arabistan’a ulaşan yollarda da pek çok kervansaray yapılmıştır. Bunlar büyüklükleri dışında Selçuklu kervansaraylarına bir yenilik getirmez. Ancak Anadolu Selçuklularında yapı gereci taş olduğu halde Osmanlılarda tuğladır. Ayrıca dönemin kervansaray ve han mimarlığında kale görünümünden uzaklaşılmış, yalınlık önem kazanmıştır. Buna bağlı olarak Osmanlı kervansarayları plân açısından avlusuz kapalı kervansaraylar, avlulu açık kervansaraylar ve kent hanları olarak sınıflandırılabilir. Klâsik Osmanlı mimarlığında ana yollar üzerindeki külliyelerde de işlevsellik gereği kervansaraylar önem kazanmıştır.





    skiden ana ticaret yolları üzerinde kervanların konaklaması için yapılan büyük yapılardır.

    İslâm ülkelerine özgü bir yapı biçimi olan kervansaraylar genellikle kervanların güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiş korunaklı binalardır. İçlerinde yolcuların yatabileceği odalar ve salonlar, eşyaların konduğu depolar, ahırlar, tamirhaneler, nalbantlar, hamamlar, mescitler vardır. Türk mimarlığında en eski kervansaraylar Karahanlılar döneminde yapılmış olan Ribat denilen dört eyvanlı küçük kale gibi yapılardır. Bu plân Anadolu’da yalnızca evde ve han’da uygulanmıştır.